9 Eylül 2010 Perşembe

ay dede

Bu gece aydede tam masal kitaplarında çizildiği gibiydi. Sadece o gülen sıfatı eksikti. O kısmı da hayal gücümle ekleyerek bir anlık duygularımdan kurtulmamı,, gevşememi ve yumuşamamı sağladı. Adeta hoşlandığı erkekle kesişen homolar gibiydim. Nasıl bi çocukluk yaşadıysam :S Halbuki çocukken ne kitap okurdum nede aydede'ye aşıktım. Birden bire nooldu,, nasıl oldu anlayamadım. Aydede beni etkisi altına almıştı artık. İçimde ki çocuk ruhumu sikiyim. Bütün erişkin erkekler dolunaya bakıp kurtlar gibi ulurken ben aydede'ye bakıp sevdiği çocuğun resmine bakıp mutlu olan ergen kızlar psikolojisindeydim. Tam ellerimi göğsümün üstünde kenetlemiş yukarı bakıp "Tanrım bana güzel ve zengin bi koca nasip et" diye dua pozisyonumu almışken arkamdan gelen "napıyorsun sen ?" sesiyle araba farı görmüş tavşan gibi dikili verdim. Orgazm olmak için son 10 saniye geri sayımına girip zevk seslerinin desibelini aerttıran çocukların annelerine yakalanmaları gibi " hassigtir,, ananı zikiyim" nidalarıyla bir çırpıda toparlanıp nöbetin kutsallığının bilincinde olan nizami asker halini almam bir oldu. "B.. Ben ş.. şey öö-öyle" diye tam saçmalamaya başlayacakken o; "git kendine bi çay al" diyince ona bakıp "bu akşam sana vermek istiyorum" düşüncesiyle ergen kız rolümü tekrar üstlenmiştim. Gözlerimi kocaman açarak aptal ve mutlu yüz ifadesini suratıma yerleştirip 2 cm'lik saçlarımı savurup döndüm ve içeri çay almaya koyuldum. Yok yok öyle bişey yapmadım,, yapamazdımda zaten,, kafamıza geçirdikleri saç derimizin nefes almasını engelleyen,, senden önce 100 kişinin kafasına takıp terlere boğduğu,, gecenin 3'ünde neden taktığımızı anlayamadığım ama takmanın zorunlu olduğu o lanet şapkayı takmaktaydım. Sonra o ziktiğimin yıldızı bi daha kaydı ve ben yine aynı dileği diledim..

Hiç yorum yok: